Yıl 2025. Yeni bir milenyuma gireli çeyrek asır oldu. Hatırlarsanız, 2000’lerde “milenyum çağı” diye bir heyecan vardı. Teknoloji, bilim, insanlık için yeni bir başlangıç… Ama bir yandan da korkular: Y2K, bilgisayarların çöküşü, kaos senaryoları. Sonra 2012 geldi. Mayaların takvimine göre dünya bitecekti. Uzaylı istilası bekleyenler oldu, göktaşları, felaketler, hatta “Mehdi gelecek” diye kendini sokaklara atanlar… Ama hiçbir şey olmadı. En azından beklediğimiz gibi bir şey olmadı. Fiziksel bir kıyamet yerine, belki de daha sinsi, daha derinden bir şey yaşandı: Kültürel kıyamet. Mayalar Ne Demişti? Mayaların 2012 kehaneti, popüler kültürde genellikle “dünyanın sonu” olarak yorumlandı. Ancak bazı tarihçiler ve antropologlar, Mayaların takviminin bir “son” değil, bir döngünün tamamlanması anlamına geldiğini söylüyor. Örneğin, arkeolog John Hoopes, 2012’de Archaeology dergisinde yayımlanan bir makalesinde, bu kehanetin daha çok bir “dönüşüm” çağını işaret ettiğini belirtmişti (Hoopes, 20...