Kayıtlar

Sıçmanın medeniyete katkısı

Aslında bu medeniyet dediğin tek dişi kalmıştı ama işte medeniyet; teknoloji, bilim falan hoop bir protez diş al sana otuz ikisi birden tam takım bir ağız. Eş dost arasında sıçmanın, sıçma eyleminin pek muhabbeti yapılmaz, yapılsa da buna pek gülünmez, gülünecek şey osuruktur. Bakın biraz gülümsediniz belki de? Belki de! Gerçi bazı sözler, tepkiler ve cümleler var sıçmakla ilgili:  “Aha şimdi sıçtık!”, “Adam olacak çocuk bokundan belli olur”, “Sıçtığım boka bak bana laf yetiştiriyor!” falan gibi. Ne olursa olsun sıçmak gülünecek bir eylem değildir. Ama osuruk öyle mi? Sıçmanın tek komik olduğu durum var o da “cır cır” olma durumu. Cır cır olana gülünür, cır cır lafına gülünür, neden? Çünkü sulu da ondan… Neyse, bu kadar boktan muhabbet yeter!

Mazlumun kartları

Resim
Bir keresinde, sürekli sigara aldığım bakkaldan yine sigara almaya gittiğimde, bakkalın bahçesinde futbol maçı yapan çocukları izliyordum. İçlerinden birisi topun sahibiydi ve o ne derse o oluyordu; tıpkı bizim çocukluğumuzdaki gibi. Çoğu zaman topun sahibi olan çocuk oyunun tüm kurallarını alt üst eder ve kendi kurallarını koyar. Kimler oynayacak, kimler oynamayacak, hangi takım daha güçlü olacak, hangisi daha güçsüz olacak, penaltı mı, korner mi, üç korner bir penaltı mı, faul mü, her şey topun sahibinin kararına bağlı! İşte bakkalın bahçesinde oynayan çocukların içinde de topun sahibi olan bir çocuk vardı. Oyunda hakem de vardı fakat bu oyundaki hakemi seçen topun sahibi değildi. Oyundakilerin hepsinin ortak kararıyla seçilmişti hakem. Demokrasi gibi bir şey! Maç esnasında atak yapan takımın bir oyuncusu rakip kalenin yakınlarında rakip oyuncuya çalım atmaya çalışırken topun üzerine bastı ve düştü. Yerdeyken "Penaltı!" diye bağırdı. Penaltı falan yoktu, çocuk topa basıp ke

Aşağıdaki sesler neyin sesi?

a) Mısır'da darbe yapan ordu silahlarının b) Taksim'de vatandaş karşılayan polis silahlarının c) Suriye'deki muhaliflerin silahlarının d) Lice'deki vatandaşların havada uçarak denk geldikleri asker silahlarının e) Rize'de ramazana girişi kutlayan vatandaş silahlarının

Rapçi çocuk ve İngiliz anahtarı

Oldum olası beceremem şu ev işlerini: musluk tamiri, lavabo tıkanıklığı, patlayan ampül, bilmem ne falan. Beceriksiz bir adamım, ne yapayım! Eşim çok kızıyor bana ama ne yapabilirim ki? Ben buyum! Beni hep başkalarının eşleriyle karşılaştırıyor "Bak şunun kocasının her iş geliyor elinden, sen de bir bok beceremiyorsun!" diyor. Ben de "Şunun kocası her akşam kahvede, hafta sonları kumarda, içip sıçıyor her gece ama ben hep senin yanındayım!" deyince susuyor. Neyse! Çamaşır makinesinin hortumunun bağlı olduğu çeşme mi ne, işte orası bozulmuş, "Napcezz?" diye sorunca "Kömürlükten İngiliz anahtarını al gel de ben bir bakayım" dedi. Ben de "Heh, bak işte o işi yapabilirim" diyerek kömürlüğe doğru hareket ettim hemen; arkamdan gelen "Aman ne büyük iş!" cümlesinin rüzgarıyla. Kömürlükler en alt katta, neyse ki asansör vardı da çok yorulmadım. Bazen kendimi koala gibi hissediyorum ve bence bu güzel bir his.

Ayin

Yetişkin insanlar evin salonunda toplanmışlardı. Herkes üçerli ve ikişerli gruplar oluşturmuş; kimisi dizilerden, kimisi maçlardan bahsediyordu, siyasetle ilgilenenler de vardı; niyeyse! Çaylar bardaklarda, çerezler tabaklarda, kah kahkahalar, kah bağırışlar arasında ilerleyen gecenin herkes için iyi geçtiği söylenebilirdi, biri hariç! Evin hanımı " Evet, çayı biten var mı? " şeklindeki soruyu güler yüzle sorduktan sonra, salondaki insanlardan bazıları " Füüüüüüp! Hımmm! Evet lütfen! ", bazıları ise " Yok yahu bugün işyerinde çok içtik zaten! " şeklinde yetişkinsel isteklerini çayla ilgili duygu ve düşüncelerini belirtiler. Evin hanımı mutfağa doğru ilerlerken, salondaki kahkaha ve konuşma sesleri mutfağın kapısından dışarıya yayılıp gitti; tıpkı, misafirlerden birisinin mutfak masasının yanındaki sandalyede otururken içtiği sigaranın dumanı gibi; ne de pis kokuyordu şu zıkkım!