Rapçi çocuk ve İngiliz anahtarı
Oldum olası beceremem şu ev işlerini: musluk tamiri, lavabo tıkanıklığı, patlayan ampül, bilmem ne falan. Beceriksiz bir adamım, ne yapayım! Eşim çok kızıyor bana ama ne yapabilirim ki? Ben buyum! Beni hep başkalarının eşleriyle karşılaştırıyor "Bak şunun kocasının her iş geliyor elinden, sen de bir bok beceremiyorsun!" diyor. Ben de "Şunun kocası her akşam kahvede, hafta sonları kumarda, içip sıçıyor her gece ama ben hep senin yanındayım!" deyince susuyor. Neyse! Çamaşır makinesinin hortumunun bağlı olduğu çeşme mi ne, işte orası bozulmuş, "Napcezz?" diye sorunca "Kömürlükten İngiliz anahtarını al gel de ben bir bakayım" dedi. Ben de "Heh, bak işte o işi yapabilirim" diyerek kömürlüğe doğru hareket ettim hemen; arkamdan gelen "Aman ne büyük iş!" cümlesinin rüzgarıyla. Kömürlükler en alt katta, neyse ki asansör vardı da çok yorulmadım. Bazen kendimi koala gibi hissediyorum ve bence bu güzel bir his.Asansör büyük ve ilginç bir icat. Kapıda "Kabini görmeden girmeyiniz" yazıyor mesela. Ben hep o yazıyı "Kabiri görmeden girmeyiniz" diye okuyorum. Acaba n harfini r harfiyle değiştirsem mi? Bir de kapıyı her açtığımda içeride birisi varmış gibi geliyor; hayatımdaki en adrenalinli an. Bir de "Ne yemeği var?" diye sorarken çok adrenalin salgılıyor vücudum. Asansörün önüne gelince Javs filmi müziği eşliğinde açtım kapıyı yavaşça, baktım, boş asansör. Kabini görünce girdim içeriye. Beşinci kattayım ben, bastım zemin butonuna başladım yavaş yavaş inmeye. İkinci katta durdu asansör. Kapı açıldı, kafasında NY yazılı bir şapka, adana şalvarı gibi bir pantolon, beyaz spor ayakkabılar ve garip tavırlarla süslü bir çocuk girdi içeriye. Önce şöyle bir tipine baktım, sonra kendi tipime baktım. Rapçilik güzel olabilir, en azından giyinmesi. Çok rahat lan? Dedim ki "Nasıl rahat mı bu bol pantelon falan?", demez olaydım! Önce böyle "Cubsk çıkı buf çubsçıkı çıkı" diye sesler gelmeye başladı çocuktan. Sesle birlikte tükürükler de geldi suratıma ama o anın şaşkınlığından fark edemedim, şimdi fark ettim. Sesin ve tükürüğün ardından çocuk başladı söylemeye:
"Yargılıyorsun beni bol pantolonumla, beynindeki boşluklardan bol değil, sanma cahilim gördüğüne inanma, görmezden gelip geçerken yanından, fark etmediğin benliğine dokundum, sustun, korktun, bana dokundun, dokununca şapa oturdun,şapkamı tuttun, kendini unuttun, tamam otur, tamam sus, gördüğün bir düş ama ben kabusunum, şimdi çekil önümden, doğdum sokakta döndüm ölümden, ayrılma yanımdan, korkun varsa yarından, kal benimle ama sus!"
Dudaklarımı öne doğru uzatıp gözlerimi çocuğa doğru patlattıktan sonra "Vay mınake!" diyerek içimden, sustum. Korktum açıkçası. Oturtuyo, korkutuyo, tükürüyo! Daracık asansördeyiz, şimdi bir şey desem kavga mavga çıkar, sustum hakikatten. Bir süre birlikte sustuk; gerçi ben ezik bir susuş yaşadım, o ise sallana sallana sustu. Çok rahat susuyordu çocuk. Bir süre sonra; nedendir bilmiyorum, o anın heyecanından herhalde, "Öhöm!" diyerek öksürdüm, sonra da kısık ve titrek bir sesle "İ..İngilis anahtarı almaya gidiyorum ben" dedim. Demez olaydım! Çocuk başladı yine:
"Cubuks cub çukubusk cubu cubu... Adamım duymadım seni, bilmezsin sen nefretimi, anahtarı bile olsa sevmem ingilizi, daldan dala dolaşırım, havada it gibi dalaşırım, ben geldim haydan ezelden, ebede hür giderim, hür yaşarım, çok savaşırım, ensene yapışırım, anlını karışlarım, kalbini avuçlarım, ooo yeaaah!"
Sustum! Asansör zemin kata geldi, önce çocuk indi asansörden, arkadan ben inecektim ki, çocuk aniden geriye döndü, sağ elini yumruk yaptı;çok korktum beni dövecek diye! Yumruğunu göğsünün üzerine götürüp iki kez vurdu, sonra eliyle zafer işareti yapıp işaretleri gözüme dik şekilde uzatarak "Kendine iyi bak adamım!" dedi. Ben de aynı işareti yapmaya çalışırken "Ta..Tabi, olur!" dedim. İşareti yapayım derken nah yapabildim, neyse ki çocuk arkasını dönmüştü, görmedi. Bugün şanslı günümdeyim sanırım. Hemen koşa koşa kömürlüğe gittim, İngiliz anahtarını aldım ve asansöre geri döndüm. Bizim katın numarasına bastım ve yukarıya çıkmaya başladım. Çıkarken asansörün aynasından kendime baktım; elimdeki İngiliz anahtarı bana çok yakışmıştı ve bana inanılmaz bir güven vermişti. Aynaya bakıp, İngiliz anahtarını havaya kaldırdım, "Oww yeaa!" Alayınızın mına korum lan!" falan dedim. Birden bana baya büyük bir güven geldi. Evin kapısını çaldım, eşimin kapıyı açmasını beklerken kendime güçlü bir erkek pozu verdim: nefesimi ciğerlerime çektim, omuzlarımı havaya kaldırdım, kaşlarımı da kaldırdım ama ben sadece birisini kaldırabiliyorum onu kaldırdım, İngiliz anahtarını da kapıyı açanın kafasına vuracak şekilde tuttum. Eşim kapıyı açınca tam söze girecektim ki, "Nerdesin iki saattir yaaa! Bir sürü işim var ver şunu, salak!" demesiyle balon gibi söndüm "Ge..Geldim işte hayatım!" diyerek içeriye girdim. Sessizce rapçi çocuğu düşündüm. Acaba el hareketi yaptığımı görmüş müydü? Offf! Artık asansöre de binemem ben!
"Yargılıyorsun beni bol pantolonumla, beynindeki boşluklardan bol değil, sanma cahilim gördüğüne inanma, görmezden gelip geçerken yanından, fark etmediğin benliğine dokundum, sustun, korktun, bana dokundun, dokununca şapa oturdun,şapkamı tuttun, kendini unuttun, tamam otur, tamam sus, gördüğün bir düş ama ben kabusunum, şimdi çekil önümden, doğdum sokakta döndüm ölümden, ayrılma yanımdan, korkun varsa yarından, kal benimle ama sus!"
Dudaklarımı öne doğru uzatıp gözlerimi çocuğa doğru patlattıktan sonra "Vay mınake!" diyerek içimden, sustum. Korktum açıkçası. Oturtuyo, korkutuyo, tükürüyo! Daracık asansördeyiz, şimdi bir şey desem kavga mavga çıkar, sustum hakikatten. Bir süre birlikte sustuk; gerçi ben ezik bir susuş yaşadım, o ise sallana sallana sustu. Çok rahat susuyordu çocuk. Bir süre sonra; nedendir bilmiyorum, o anın heyecanından herhalde, "Öhöm!" diyerek öksürdüm, sonra da kısık ve titrek bir sesle "İ..İngilis anahtarı almaya gidiyorum ben" dedim. Demez olaydım! Çocuk başladı yine:
"Cubuks cub çukubusk cubu cubu... Adamım duymadım seni, bilmezsin sen nefretimi, anahtarı bile olsa sevmem ingilizi, daldan dala dolaşırım, havada it gibi dalaşırım, ben geldim haydan ezelden, ebede hür giderim, hür yaşarım, çok savaşırım, ensene yapışırım, anlını karışlarım, kalbini avuçlarım, ooo yeaaah!"
Sustum! Asansör zemin kata geldi, önce çocuk indi asansörden, arkadan ben inecektim ki, çocuk aniden geriye döndü, sağ elini yumruk yaptı;çok korktum beni dövecek diye! Yumruğunu göğsünün üzerine götürüp iki kez vurdu, sonra eliyle zafer işareti yapıp işaretleri gözüme dik şekilde uzatarak "Kendine iyi bak adamım!" dedi. Ben de aynı işareti yapmaya çalışırken "Ta..Tabi, olur!" dedim. İşareti yapayım derken nah yapabildim, neyse ki çocuk arkasını dönmüştü, görmedi. Bugün şanslı günümdeyim sanırım. Hemen koşa koşa kömürlüğe gittim, İngiliz anahtarını aldım ve asansöre geri döndüm. Bizim katın numarasına bastım ve yukarıya çıkmaya başladım. Çıkarken asansörün aynasından kendime baktım; elimdeki İngiliz anahtarı bana çok yakışmıştı ve bana inanılmaz bir güven vermişti. Aynaya bakıp, İngiliz anahtarını havaya kaldırdım, "Oww yeaa!" Alayınızın mına korum lan!" falan dedim. Birden bana baya büyük bir güven geldi. Evin kapısını çaldım, eşimin kapıyı açmasını beklerken kendime güçlü bir erkek pozu verdim: nefesimi ciğerlerime çektim, omuzlarımı havaya kaldırdım, kaşlarımı da kaldırdım ama ben sadece birisini kaldırabiliyorum onu kaldırdım, İngiliz anahtarını da kapıyı açanın kafasına vuracak şekilde tuttum. Eşim kapıyı açınca tam söze girecektim ki, "Nerdesin iki saattir yaaa! Bir sürü işim var ver şunu, salak!" demesiyle balon gibi söndüm "Ge..Geldim işte hayatım!" diyerek içeriye girdim. Sessizce rapçi çocuğu düşündüm. Acaba el hareketi yaptığımı görmüş müydü? Offf! Artık asansöre de binemem ben!
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim, en kısa sürede (klasik laftır) geri dönüş yapacağım :)