İlkelliğe de yatırım yapmalı
Yeni bir yıl, yeni umutlar, yeni heyecanlar, yeni hayaller, sağlık, mutluluk, başarı vs. Bunlar iyi niyetli dilekler ama biz ne dilersek dileyelim her şey olması gerektiği gibi olacak. Tabi bazı şeyleri de ancak kendimiz yapabileceğiz. Mesela sigara içenler sağlıklı bir yıl istiyorlarsa önce sigarayı bırakacaklar. Sadece dilek dilemekle olmaz değil mi? Başarı isteyenler çok çalışacaklar, kendilerini geliştirecekler, azimli olacaklar. Evde oturup "Hadi başarı gel" diyerek başarı gelmeyecek. Yani demek istiyorum ki, biraz gayret göstereceğiz. Ama İlla da başarılı olacağız diye bir kural yok! Çünkü tüm insanların mutlu veya başarılı olması mümkün değil, dünyanın düzenine aykırı. Hep gündüz olmasını, havanın hep sıcak olmasını istemek gibi bir şey bu! Mümkün mü? Elbette hayır! Güzel düşünmek, güzel ve iyi şeyler istemek hakkımız ama kendimizi hayatın gerçeklerinden koparmayalım. Masal dünyasında yaşamıyoruz ki masallardaki hayatlar bile sandığımız kadar muhteşem değildir! Masallardaki periler bile size istekleriniz için sınırsız şans vermezler; ya üç hakkınız vardır ya da gece yarısına kadar vaktiniz?
Yazıya yeni yılla başladık öyle devam edelim. İnsanların ve şirketlerin büyük bir çoğunluğu eş, dost, akraba veya müşterilerinin yeni yılını ev telefonuyla ya da cep telefonuyla arayarak, cep telefonuyla SMS göndererek, e.posta atarak veya Facebook'tan ve Twitter'dan mesaj yazarak kutladı. Yine insanların ve şirketlerin büyük bir çoğunluğu eş, dost, akraba veya müşterilerinin telefon numaralarını, adres bilgilerini, e.posta adreslerini geleneksel defterlere değil, dijital defterlere kaydetti. Çünkü dijital kayıt daha kolay ve daha hızlı. Bu kolaylığı ve hızı yaşantımızın her alanında istiyoruz. Tüm hayatımız dijitalleşti ve her yanımız teknoloji oldu. Aklımıza takılan bir sorunun cevabını kütüphane yerine Google'dan, akrabamızın durumunu onu ziyaret etmek yerine Facebook'tan öğreniyoruz. Müşterilerimizin yeni yılını SMS ile kutluyoruz, faturalarını e.posta adreslerine gönderiyoruz, kısacası tüm iletişimi dijital olarak yapıyoruz. Güzel! Peki, hiç aklınıza şöyle sorular geldi mi: "Ya dijital dönem biterse? Elektrik üretimi durursa, İnternet çökerse, hayat taş devrindeki gibi olursa ne yapacağız?"
Bu soruların cevaplarını hiç düşündünüz mü? Şimdilik bir sorun yok gibi görünüyor ama ileride neler olacağı belli olmaz. Yani hayat hep şimdi gibi devam etmeyebilir. Mesela herhangi bir nedenden dolayı; nükleer bir savaş veya düşen bir meteor nedeniyle dünyadaki internet ağlarının tamamen çöktüğünü, kablolu ve uydu iletişiminin iş görmez hale geldiğini düşünün! Şimdi ne yapacaksınız? Ailenize, arkadaşlarınıza, müşterilerinizin bilgilerine, şirketinizin kayıtlarına, arşivlerinize, fotoğraflarınıza, videolarınıza nasıl ulaşacaksınız? Başkaları size nasıl ulaşacak? Bu tür durumlar için bir planınız var mı?
Teknolojiyle bağımlı olduk! İnternet olmazsa, elektrik olmazsa, uydular olmazsa sudan çıkmış balığa döneriz. İnterneti ve elektriği bir kenara bırakın bugün çakmak veya kibrit olmazsa ateş yakmakta bile zorlanırız. İsterseniz deneyin. Çakmak ve kibrit benzeri aletler kullanmadan ateş yakmaya çalışın. Ne kadar zamanda başarabileceksiniz veya başarabilecek misiniz bakalım?
Teknoloji bize rahatlık ve kolaylık getirdi, o kadar alıştık ki bu rahatlığa; asansörler olmasa nerdeyse evimize bile çıkamayacağız. Eskiden fotoğraflarımızı kağıda bastırıp albümlere koyuyorduk, şimdi ise internette yüklüyoruz. İnternet olmayınca fotoğraflarımıza ve dolayısıyla da geçmişimizin izlerine nasıl ulaşacağız? Hadi bizlerin kişisel bilgileri önemli değil diyelim. Ya Dünya Tarihi, fizik, kimya, biyoloji, tıp ve mühendislik bilgilerine nasıl ulaşacağız? Gelişen teknolojinin gittiği yer dijital mecralar: Dijital kitaplar, dijital gazeteler, dijital dükkanlar, dijital kütüphaneler vs. İnsanlığın tarihi, bilgisi ve birikimi geleneksel depolamadan dijital depolamaya taşınıyor. Ve belki de bir gün basılı hiçbir doküman kalmayacak. İşte o günü düşünün; dijital çağın sonunu, insanlık tarihinin yok oluşunu düşünün. O kaos ortamını hayal edin. Dikkat edin "Kıyamet Günü" demiyorum, sadece internetin, elektriğin ve uyduların olmadığı basit bir zamanı söylüyorum.
Şimdi aklınıza şöyle bir soru gelebilir "Bunları neden anlattın, bunların kime ne faydası olacak, ne demek istiyorsun?" Yukarıda bahsettiğim konuların yaşanması çok uzak ihtimal olabilir. Belki böyle şeyler hiç yaşanmaz. Ama bazı olasılıklar da yok değil. Mesela tüm dünyadaki internet ağının çökmesi olabilecek bir durum. Bu bile kişi, kurum ve kuruluşların kaos yaşamasına neden olabilir. Yatırımlarınızın, planlarınızın, hedeflerinizin içinde mutlaka kaos günleri de olsun. Hayatınızın merkezinde sadece teknoloji olmasın, ilkelliği de bu merkeze koymalısınız. Her şeyinizi dijitale taşımayın demiyorum ama konvansiyonel kayıtlarınız, bilgileriniz, iletişiminiz de olsun. Saçma ya da ilkel gelebilir ama iletişime önem veren bir kurumsanız zor günler için posta güvercini bile beslemelisiniz.
Teknoloji bize rahatlık ve kolaylık getirdi, o kadar alıştık ki bu rahatlığa; asansörler olmasa nerdeyse evimize bile çıkamayacağız. Eskiden fotoğraflarımızı kağıda bastırıp albümlere koyuyorduk, şimdi ise internette yüklüyoruz. İnternet olmayınca fotoğraflarımıza ve dolayısıyla da geçmişimizin izlerine nasıl ulaşacağız? Hadi bizlerin kişisel bilgileri önemli değil diyelim. Ya Dünya Tarihi, fizik, kimya, biyoloji, tıp ve mühendislik bilgilerine nasıl ulaşacağız? Gelişen teknolojinin gittiği yer dijital mecralar: Dijital kitaplar, dijital gazeteler, dijital dükkanlar, dijital kütüphaneler vs. İnsanlığın tarihi, bilgisi ve birikimi geleneksel depolamadan dijital depolamaya taşınıyor. Ve belki de bir gün basılı hiçbir doküman kalmayacak. İşte o günü düşünün; dijital çağın sonunu, insanlık tarihinin yok oluşunu düşünün. O kaos ortamını hayal edin. Dikkat edin "Kıyamet Günü" demiyorum, sadece internetin, elektriğin ve uyduların olmadığı basit bir zamanı söylüyorum.
Şimdi aklınıza şöyle bir soru gelebilir "Bunları neden anlattın, bunların kime ne faydası olacak, ne demek istiyorsun?" Yukarıda bahsettiğim konuların yaşanması çok uzak ihtimal olabilir. Belki böyle şeyler hiç yaşanmaz. Ama bazı olasılıklar da yok değil. Mesela tüm dünyadaki internet ağının çökmesi olabilecek bir durum. Bu bile kişi, kurum ve kuruluşların kaos yaşamasına neden olabilir. Yatırımlarınızın, planlarınızın, hedeflerinizin içinde mutlaka kaos günleri de olsun. Hayatınızın merkezinde sadece teknoloji olmasın, ilkelliği de bu merkeze koymalısınız. Her şeyinizi dijitale taşımayın demiyorum ama konvansiyonel kayıtlarınız, bilgileriniz, iletişiminiz de olsun. Saçma ya da ilkel gelebilir ama iletişime önem veren bir kurumsanız zor günler için posta güvercini bile beslemelisiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim, en kısa sürede (klasik laftır) geri dönüş yapacağım :)