Yapma be abi!
Hayattan, dünyadan, olup bitenden bu kadar kopabileceğimi hiç düşünmemiştim! Erkenden bırakıp gideceğin aklıma gelmemişti, çok üzgünüm!
Yeni bir işte çalışmaya başlamıştım, yaklaşık altı aydır kendimi bu işe adapte etmeye çalışıyorum. Bu altı aylık süre zarfında ne bir kitap okuyabildim, ne bir yazı yazabildim, ne düşünebildim, ne üretebildim, ne de seninle irtibata geçebildim. Bu o kadar acı bir durummuş ki, halimi görmeliydin abi! Senin bu alemi bırakıp gittiğini yaklaşık iki ay sonra bir blog yazısında okudum. Oysa kaç zamandır köşe yazdığın gazetenin internet sayfasına giriyor ama senin yazılarını göremiyordum. Hatta bugün de bakmıştım ama sen yine yoktun. O kadar yorgunum, zihnim o kadar karmaşık ki, iki dakikamı ayırıp "Acaba bu adam ne oldu?" diyemedim. Ölüm insanın aklına gelmiyor ya hiç!
Bu gece (10.10.2012) "Biraz zaman ayırayım da Google Reader'ımda ne var ne yok biraz okuyayım!" dedim. Öyle, sırayla, başlıklara bakarak ilerliyordum tek tek. Sonra, Trafolo'nun feedini geldim birden ve "Yurtsan" diye bir başlık gördüm. Gece yarısı çalan telefonun yaşattığı gibi bir his kapladı içimi. O yazıda bir acı vardı sanki; o "Yurtsan" sen miydin? Blogu açıp okumaya başladım korkuyla, önce yazarın bir arkadaşı sandım, herhangi bir Yurtsan diye düşündüm... Yazının içinde soyadın olmadığı için senin olduğunu düşünmedim, düşünmek de istemedim açıkçası ama bazı belirtiler vardı; internet, gazete vs. Sonra hemen Google'a ismini yazdım, inanamadım abi! Senin gittiğine, bundan haberim olmadığına inanamadım! Sana destek veremediğime, bir mail, bir telefon, bir mektupla da olsa yanında olamadığıma inanamadım!
Seninle oturup konuştuğumuzda söyleyememiştim, şimdi, geç olsa da yazmak isterim: Seninle tanışmak büyük onurdu abi!
Yeni bir işte çalışmaya başlamıştım, yaklaşık altı aydır kendimi bu işe adapte etmeye çalışıyorum. Bu altı aylık süre zarfında ne bir kitap okuyabildim, ne bir yazı yazabildim, ne düşünebildim, ne üretebildim, ne de seninle irtibata geçebildim. Bu o kadar acı bir durummuş ki, halimi görmeliydin abi! Senin bu alemi bırakıp gittiğini yaklaşık iki ay sonra bir blog yazısında okudum. Oysa kaç zamandır köşe yazdığın gazetenin internet sayfasına giriyor ama senin yazılarını göremiyordum. Hatta bugün de bakmıştım ama sen yine yoktun. O kadar yorgunum, zihnim o kadar karmaşık ki, iki dakikamı ayırıp "Acaba bu adam ne oldu?" diyemedim. Ölüm insanın aklına gelmiyor ya hiç!
Bu gece (10.10.2012) "Biraz zaman ayırayım da Google Reader'ımda ne var ne yok biraz okuyayım!" dedim. Öyle, sırayla, başlıklara bakarak ilerliyordum tek tek. Sonra, Trafolo'nun feedini geldim birden ve "Yurtsan" diye bir başlık gördüm. Gece yarısı çalan telefonun yaşattığı gibi bir his kapladı içimi. O yazıda bir acı vardı sanki; o "Yurtsan" sen miydin? Blogu açıp okumaya başladım korkuyla, önce yazarın bir arkadaşı sandım, herhangi bir Yurtsan diye düşündüm... Yazının içinde soyadın olmadığı için senin olduğunu düşünmedim, düşünmek de istemedim açıkçası ama bazı belirtiler vardı; internet, gazete vs. Sonra hemen Google'a ismini yazdım, inanamadım abi! Senin gittiğine, bundan haberim olmadığına inanamadım! Sana destek veremediğime, bir mail, bir telefon, bir mektupla da olsa yanında olamadığıma inanamadım!
Seninle oturup konuştuğumuzda söyleyememiştim, şimdi, geç olsa da yazmak isterim: Seninle tanışmak büyük onurdu abi!
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim, en kısa sürede (klasik laftır) geri dönüş yapacağım :)